31 Aralık 2009 Perşembe

Yeni yılın güzellikler getirmesi dileğiyle...

Yıllık iznimin bir bölümünü kullandım, bu süre zarfında evdeyken, değil bloga yazı yazmak açıp sizinkileri bile okuyamadım. Evdeki bilgisayarı kocam blogumu keşfeder diye açamıyorum. Geçmişi silersem de niye sildin diye kıllanıyor. Ben de en güvenli gördüğüm yolu seçtim, sadece işteki bilgisayarımı kullanıyorum:)Bu açıklamayı niye yaptım, bayramlarda seyranlarda sizleri ya önceden kutlamak durumunda kalıyorum ya da hiçbişey diyemiyorum. Bu sene yılbaşı günü çalıştığım için tam vaktinde "Yeni yılın sizlere kendi dileklerinizi gerçekleştirme şansı vermesini" dileyebiliyorum :))

Herkese sevgiler...

23 Aralık 2009 Çarşamba

Çıldırıciiimmm

Az önce iş arkadaşlarımdan biriyle ufak çapta tartıştık. Zaten uzun zamandır gizli bir sürtüşme vardı. Ay nasıl kızardım bozardım sinirden anlatamam. Üstelik de gözlerim doldu.:(( Çatır çatır tartışanlara bayılıyorum, ben aşırı sinirlenince gözlerim dolar, yok mu bunun bir çaresi yahuuu... Neyse gittim amire anlattım, sen haklısın ayağı çekildi ama heralde bişey yapılmayacak. Ay az önce kendime aynada baktım kıpkırmızı bir surat, çatık kaşlar ve dolmuş gözler. Gidiyim bi sigara içeyim bari...

Bu huyumdan nefret ediyorum :(

22 Aralık 2009 Salı

Bende bu koca varken zayıflamam imkansız. Dün akşam evde mantı vardı, işten gelince hemen yapıverdim, kendim küçük bir tabak yağsız sossuz yedim, kocaminkine istediği gibi tereyağı-salçalı sos yaptım, iki devasa tabak yedi. Gece saat 10da tırmalamaya başladı ben çok acıktım diye. Ben de zaten tadımlık yediğim için acıkmıştım. Dedim ki, kocacım ben de açım hem de çok açım ama yemeyelim bu saatten sonra, hem evde de bişey yok. Benim akıllı koca da o zaman ben sana seçenekleri sayayım diye başladı yok hamburger patates, yok soğuk sandwich,yok pizza... ay saydıkça sayıyo bana da fenalık gelmeye başladı. Git sen ye gel dedim en sonunda. O da sen açken benim boğazımdan geçmez diyip gitti ikimize de kocaman ekmek arası köfte ve midye dolma alıp geldi. Benim de açlıktan gözüm dönmüş zaten, yalayıp yuttum iki dakikada ne varsa. Bebek de oturdu yanımıza hiç sesini çıkarmadan bizi izliyo, korktu garibim heralde, bunlar beni de yiycek, dikkat çekmiyim diye uslu uslu oturdu :))

Ertesi sabah 1 kilo almış görünce gittim uyandırdım kocayı, dedim ki Allah aşkına beni azdırma, senin iradesiz bi karın var, beni azcık seviyosan yanımda laf etme, gece acıkırsan çık git serbestsin dedim, o da peki karıcım bidaha böyle iş yapmayalım dedi. Zaten de tehdit ettim yoksa seni boşarım, senle kilo vermemi imkansız hale getirme dedim:)))

Yılbaşına kadar sıkı diyetteyim, herzamanki gibi..:))

21 Aralık 2009 Pazartesi

Güzel bir gece ve kötü bir haber

Cuma akşamı eve gittiğimde evde gergin bir hava vardı, kociş çok asabiydi ama nedensiz yere. Durmadan bana sataştı, neyin var dediğim zaman da yok birşey biraz moralim bozuk diye tersledi. La havle çekip bebekle ilgilendim onla da pek konuşmadım. Dün akşam doğumünüydü, anneme rica ettim bebeğe bakabilir misin ben kocişle yemeğe çıkayım diye, annem de hiç ayak diretmeden kabul etti. Zaten 1 haftadır bize gelip bebeğe o baktığı için (tabi ayriyeten bakıcı da var) kıllandım. Eşime de süpriz yapıp güzel bir restoranda yer ayırttım, içeriz eğleniriz bebişe de annem bakacak dediğimde önce sevindi sonra boşver evde kutlarız filan dedi, ben gene şaşırdım çünkü kendisi böyle bir fırsata balıklama atlayacak bir yapıda. Sonuçta ben ısrar edince dışarı çıkmaya karar verdik.

Herneyse o gece gittik karı koca el ele eğlendik uzun uzun sohbet ettik yedik içtik çakırkeyif olduk, sonra benim kocişin çenesi açıldı. Dün için senden özür dilerim, çok suratsız ve kırıcıydım ama sebebi vardı dedi. Sana anlatırsam kimseye söylemeyeceğine özellikle de annene anlatmayacağına yemin etmen gerekiyor dedi. Kabul ettim ama biliyorum arkasından kötü bişey gelecek. Meğerse cuma sabahı ben çıktıktan sonra annem bebeğe kahvaltı yaptırmak için mama sandalyesine koymuş, rahat otursun diye tablasını öne çekmiş ama oturttuktan sonra geri ittirmeyi unutmuş, bebeği masaya da bağlamamış, artık ne yaptıysa tezgaha falan mı gitti bilemiyorum, bebek kendini öne doğru atmış ve yüz üstü yere çakılmış. Kociş de evdeymiş, çığlıklara koşmuş, hemen bebeği almış kontrol etmiş bi, allahtan kırık çıkık bişey yokmuş, annem de çok fena olmuş, normalde bu bebeğe bişey olsa dünyayı yakarım diyen adam hiç ses çıkarmamış bir de annemi teselli etmiş olabilir böyle şeyler diye. Mariposaya da söylemiycem demiş.Bakıcının da beti benzi atmış ama onun suçu yok çünkü o temizlikle uğraşıyormuş yani annemin dikkatsizliği yüzünden 1 yıldır kaynanoşun elinde düşmeyen çocuk 1 hafta içinde mama sandalyesinin tepesinden düştü. Bunu da kociş gecenin sonunda söyledi bana, çünkü ben iyiki annem ara sıra böyle bakıyo, gene bırakırız başbaşa çıkarız filan dedim, o da birdaha senin annene çocuk filan bırakmam, iyiniyetli olsa da düzgün çocuk bakamıyor dedi ve bana olayı anlattı.

Şimdi ben ne yapayım. Anneme söyleyemem ya da belli edemem çünkü kocama yemin ettim. Kimseye de anlatamam (burada yazma sebebim kimsenin birbirini tanımıyor olması-öyle umuyorum yani) Acaba buraya yazdığım için yeminimi bozmuş oldum mu? Bugün de annem bakıyor evde içim içimi yiyor nasıl emanet edicem bundan sonra diye. Ayrıca kocam söylemese hala bilmiyor olacaktım. Yani 3 gündür bana anlatmadı, benden çocuğumu düşürdüğünü gizliyor, büyük ihtimalle tepkimden korktu, kocama karşı çok aşırı mahçup oldum, napıcam bilemiyorum. Annem çok iyi niyetli (en azından bu aralar) ve çok üzülmüş, umarım daha dikkatli olması konusunda ders almıştır.

Sonuç olarak ne yapmam gerektiğini bilemez durumdayım, fikrini beyan eden olursa çok sevinirim. Biraz akıla ihtiyacım var :(((

17 Aralık 2009 Perşembe

İkinci mim :))

Bu da benim ikinci mimlenişim :)) Üçten sonra saymayı bırkacağım kısmetse :))
Kara kitap mimlemiş beni, fazla uzatmadan cevaplayayım;


Sizi en çok üzecek olay:

Sevdiklerimi kaybetmek.. Onun dışında herşey vız gelir tırs gider... Yani anlık olarak üzülsem de hemen unuturum acılarımı genelde.

Nerede yaşamak isterdiniz?

Çok lüks ve kocaman odaları olan, çok şık döşenmiş bir plaza dairesinde. Mümkünse içinde büyük bir giysi odası olsun. Mümkünse sevdiğim arkadaşlarımdan oluşan komşularım olsun. Kara kitapın istediği gibi (deniz kenarında,arkasında kocaman bir orman olan,hem deniz hem de çam kokusu duyulan, bahçesinde mümkünse mutlaka limon ağacı olan bir ev) bir de yazlığım olsun, kışın plazada, yazın bahçeli evde yaşayayım:)))

Yaşayabileceğiniz en mutlu an:

Yaşadığım en mutlu an bebeğimi ilk gördüğüm andı. Bundan sonra yaşayabileceğim en mutlu an ise heralde ikinci bebeğimi ilk göreceğim an olur. (yakında hamile kalmayı planlıyorum da.)

Hangi hataları hoşgörüyle karşılayabilirsiniz?

Bir hata bir değil iki kez tekrarlanabilir ama üçüncü kez tekrarlanırsa işin içinde art niyet vardır. Bu nedenle üçüncü kez tekrarlanmayan her hatayı hoş görebilirim.

En sevdiğiniz erkek karakter:

300 Spartalı filmindeki kral karakteri beni kendimden geçirmişti :)) Şimdi ne adamın ne karakterin adını hatırlıyorum ama adamı çok takdir etmiştim. Hemen aklınıza kötü şeyler gelmesin, tamam çok yakışıklı, yunan heykeli gibi vücudu da var ama olay o değil, perslerin dangalak elçisi gelip bunlara diz çökün yoksa hepinizi öldürücez gibi bişeyler emretmeye kalmıştı, kral da karısına yani kraliçeye baktı, kraliçe başıyla onay verdi, anca ondan sonra elçiye tekmeyi basıp kuyuya attı, yani bu davranışıyla savaşa girmeden önce karısının onayını aldı. Ben de hayranı oldum tabi :))


Tarihteki favori kahramanlarınız:

Mustafa Kemal Atatürk

Gerçek hayattaki favori kahramanınız:

Sürekli gülen, sohbeti çeviren, her konuda muhabbet edebilen ve espirili insanlara bayılırım

En sevdiğiniz ressam:

Monet

En sevdiğiniz müzisyen :

Yalın'ın sesi çok pürüzsüz geliyor bana, su gibi akıyor tabiri caizse. Yabancılardan da Rihanna ve Beyonce.

Bir erkekte en çok beğendiğiniz özellik:

Sevdiğine sahip çıkıp herkese ve herşeye karşı koruyan erkekler bir numaradır benim gözümde.

Bir kadında en çok beğendiğiniz özellik:

Arabulucu olan, sessiz sessiz kavga etmeden, insanları birbirine düşürmeden olayları halledebilen ve istediğini yaptırabilen kadınlara hayranım.

En sevdiğiniz erdem:

Sabır

Yapmaktan en mutlu olduğunuz iş:

Sonucunda birşeyleri halledebildiğim, bir sorunu çözebildiğim ya da birine yardım edebildiğim iş. Yani uğraşıp uğraşıp sonuçlandıramadığım ya da faydasız olan işler beni çok yorar ve mutsuz eder.

Kimin yerinde olmak isterdiniz?

Kimsenin yerinde olmak istemezdim ben kendimden memnunum ama biraz daha zayıf olmaya itirazım olmazdı :)))

Arkadaşlarınızda hangi özelliklerin olmasını isterdiniz?

Espiri kabiliyeti, zeka, samimiyet

Kendinizde gördüğünüz en temel eksiklik?

Bazen aynada kendimi çok çirkin ve çok şişman görüp kendi kendimi değersizleştirip mutsuz oluyorum. Bu da kendime güvenimin eksik olduğunu gösteriyor.

Hayatınızın en büyük şanssızlığı?

Yemek yemeyi çok sevmem ve bu nedenle kilo almaya çok yatkın oluşum.

En sevdiğiniz renk:

Siyah

En sevdiğiniz çiçek:

Gül

En sevdiğiniz kuş:

Muhabbet kuşu, hele de evcilse durup durup öperim :)

En sevdiğiniz yazar:

Elif Şafak

En sevdiğiniz şair:

Şiirle aram pek yoktur.

Tarihte en sevmediğiniz karakter:

Adolf Hitler

En çok isteyeceğiniz özellik:

İnsanların aklından geçenleri okuyabilmek

Nasıl ölmek isterdiniz?

Öleceğimi bilmeden ve acı çekmeden, mümkünse yeterince yaşlı ama kimseye muhtaç hale düşmemişken...

Hayattaki sloganınız?

Hiçbirşey kafaya takmaya değmez, çünkü zaman herşeyin ilacıdır.

Şu anki ruh haliniz?
Şu an gayet neşeliyim, bir saat sonra bilemem :))

Eveeet, kimi mimlesem acabaaa??? Petunya, Hicran ve Daisy..
Öpüyorum hepiniziiiii

11 Aralık 2009 Cuma

Köpeğinizi uyutmak zorunda kalmak...

Eşimin evlenmeden önce sahip olduğu 2 tane köpeği vardı, bizim ev apartman dairesi olduğu için evlendikten sonra da minişler kaynanoşun bahçesinde kalmaya devam etti. Ama biz sık sık gider sever oynardık. Eşime inanılmaz düşkünlerdi. Daha minicikken gelmiş ellerine, biberonla beslemiş büyütmüş. Son zamanlarda çapkın bir erkek olan miniş hareket etmez oldu. Bir gün ağzı burnu kanamaya başladı, hemen veterinere götürüldü, beyninde ur varmış. 1 hafta içinde de kör oldu, koku almaz oldu. Sabahlara kadar korkudan ağlıyormuş, eşi olan minişe sokulup uyuyormuş. Ama bu sabah gene her taraf ağzından burnundan akan kanlarla kıpkırmızı olunca eşim uyutmayı düşündüğünü, onu bu halde görmeye katlanamadığını, aslında yaşamadığını (görmüyor, koku almıyor, pek hareket edemiyor) ve acı çekmesini istemediğini söyledi evden çıkarken. Ben de düşünelim olmaz filan diye sayıklıyordum. Meğer o zaman kararını vermiş, öğlen aradığında ağlıyordu koca adam hıçkıra hıçkıra, gömdük onu diye... Ben de çok üzüldüm ama onun kadar üzülmem mümkün değil tabi. Benim de bir muhabbet kuşum vardı, köpeğe kıyasla insana ne kadar yakınlık gösterebilir ki, ama biz birbirimizden ayrılmaz olmuştuk,anlatamam yani hissttiklerimi, bir gün apansız öldü ve ben uzun süre kendime gelemedim, hala içim cız eder. 7-8 senedir bebeklikten beri baktığım köpeğim ölmüş olsaydı komaya girerdim heralde...

Ne yapsam ne etsem kocamın acısını hafifletsem, hiç bilemiyorum....

7 Aralık 2009 Pazartesi

Koca kıyağı...

Benim kocaya bi haller oldu, spor salonuna yazdırmış bizi demiştim ya sabahları kalkıp gidiyodum. Ama güzel seanslar ve spinning dersi akşam olduğu için pek katılamıyordum. Ben oldum olası kalabalık hareketli dersleri çok severim. Kocacık da bunu bildiği için bana kıyak yaptı, hafta içi iki akşam iş çıkışı istersen spora gidebilirsin yavru kuşa ben bakarım dedi:)))

Bu akşam hoppidi hoppidi zıplayacağım, çok mesudum :))

Ha bi de güzellik salonu maceram vardı, ben bayramda sapıtık gibi 1,5 kilo alınca utandım tabi, bu işlem bi işe yaramıyo diye mızmızlandım, onlar da allah allah genelde çok iyi sonuçlar alıyoruz siz demek ki kırılan yağları boşaltamıyorsunuz, size ozon sauna ve bilmemne masajı yapalım, yoğun programa alalım dediler. Fazladan bişeyler yapıyolar, valla kocam da popon küçüldü dedi, ölçümler de fena değil, son 3 seans kaldı, net sonuçları haftaya yazarım.

1 Aralık 2009 Salı

Bir bayram hadisesi...

Bayram ne kadar güzel geçse de illa bi pürüz çıkacak. Saçma sapan bişey hiç umurumda değil ama anlatayım bari. Bayramın son günü eşimin bir akrabası bize iadei ziyarete gelmek istedi. Telefon açtı, eşim de dışardaydı,konuşma aynen şöyle gerçekleşti;

- onlar;Merhabalar canım müsait misiniz ziyaretinize gelmek istiyoruz bi beş dakika.

-ben; eşim dışarda, halletmesi gereken bi işi var ama ben evdeyim müsaitim buyrun gelin.

-Onlar; hııı o zaman biz daha sonra geliriz.

-ben; Lütfen ben müsaitim, emin misiniz, eşim yoksa yok ben varım, buyrun gelin.

- onlar; yok yok biz daha sonra geliriz, görüşmek üzere...

Görüldüğü üzere ne onlarda kırgınlık ifadesi var ne ben bişey yaptım. Ama daha sonra kaynanoşa gitmişler, surat yapmışlar, gelin bizi çağırmadı filan demişler. Kaynanoş eşime, eşim de bana sordu, ben de olayı anlattım, bahsettiğim akrabalar biraz fesat olduğundan ve daha önce ortalığı karıştırma girişimleri bulunduğundan tabiki benim sözüme riayet edildi. Eşim çok kızdı bunlar napmaya çalışıyo diye, kaynanoş da fırçalamış siz ne biçim insanlarsınız ortalığı karıştırmaya aramızı bozmaya çalışıyosunuz diye...

Aman ya, beni hep kıskandılar zaten, Allah ıslah etsin onları, ne yalan söyleyim beni hiç etkilemedi, umrumda da değiller, işin garibi düşman falan da olmadım, acıdım sadece...

Benle yaşıt işsiz, eşsiz, dostsuz, babasız olmak zor olmalı.... Allah herkesin gönlüne göre versin, kimseyi birinin huzurunu bozmaya çalışacak kadar mutsuz etmesin. AMİN...

Bayramdan geriye kalanlar...

Soruyorum size ey ahali, 3 günde 1,5 kilo nasıl alınır? Bunu beceren şahıs midesinde ne tür bir canavar beslemektedir? Kendim sordum kendim cevap vereyim bari, çünkü zannımca benden başkası 1 aydır vermeye çalıştığı kiloları 3 günde geri almayı başaramaz. Ya bu nası bişeydir, ben bu kiloları nasıl vericem, tamam yaptım bi eşeklik ama 3 günün bedeli bu mu olmalıydı? Ayrıca da fazla yemekle birlikte kendimi tamamıyla kaybetmedim, yani ben bunu haketmediiim :))

Bir önceki yazımda emeklerimin karşılığından bahsetmiştim, bu da eşekliğimin karşılığı...

Bu da kendime; Yemesene be kadın, zaten ikram edilenlerin çoğunu da beğenmemiştin, öyleyse niye yedin, bunca boş kalori aldın bari değseydi. Git akşam çılgın gibi spor yap, sanki bi akşamlık spor seni kurtaracak. 3 günde mideyi de genişlettin, şimdi açlık duygusuyla da uğraş bakalım.

Oyyy ben nerelere gidemmmmmm, oyyyy :)))

23 Kasım 2009 Pazartesi

Emeklerimin sonuçlarını almaya başladım yavaş yavaş...

Bugün işyerimdeki arkadaşlardan bir kısmı toplanarak bana ne kadar zayıfladın demek için yanıma geldiler :))) Hafta sonu eski pantolonlarımı daha doğrusu kilo aldığım için yepyeni kalan pantolonlarımı denedim, %80i oldu. Olmayan %20lik kısım ise çok zayıf olduğum 38 bedenlikler ki bunların sayısı da oldukça az:) Herneyse işte, ben bir giyip bir çıkarırken kocam resmen kıskandı ben,i eski giysilerim oldu diye:)) Çalış seninkiler de sana olur deyip çatlattım ortadan :)))

Cumartesi günü iyi geçti rejimi bozmadım aksine az yedim ama pazar çok fena çuvalladım, kendimi tutamadım resmen. Sabah kocaman bir soğuk sandwich, akşam ise ekmek arası yağda kızarmış balık-salata yedim, 1 dilim de yağsız kek (rejimdeyim diye az kalorili yapmıştım sözde) yuttum :(( Ama sabah kalktığımda regl olduğumu farketmemle böylesi yoldan çıkmamın bir sebebi olduğunu anlamış oldum. Şiş halimle bile zayıfladın diye iltifat aldım ya, çok mutluyum

Şu lazer var ya benim gittiğim, sanırım işe yarıyor. Giysilerde bollanma hissediyorum. Kalça kısmı daha hızlı eridiği için göbek ve yandaki simitlere odaklanacaklar kalan 5 seansta. Yukarıda eski pantololarım oldu derken kalça kısmı güzel oturdu ama bel kısmında biraz fışkırma kaldı. Onu da halledebilirsem değmeyin keyfime... :))

18 Kasım 2009 Çarşamba

Dedim ya 3 gündür kırdım 70 direncimi diye, aha bugün sabah gene tam 70 çıktım. hüüüüüüü...:((((

Durum Raporu

Evde asayiş berkemal. Sorunları benim istediğim şekilde hallettik, kocam kendisinden beklemediğim şekilde olgun davrandı ve hayatımıza dair kararlar aldığını, beni sevdiğini ve mutlu etmek için daha fazla çaba göstereceğini söyledi. Ben de bunun üzerine çok sevindiğimi ve gösterdiği iyiniyetin fazlasıyla kendine döneceğini belirttim. Mutlu mesut bir aile olduk gene :)))

3 gündür kıramadığım direnç noktam olan 70kg'ı kırmış ve üst üste 69 küsürlü rakamları görmüş bulunmaktayım ve çok mutluyum. Tabi bunda haftanın 3 günü sabahın köründe kalkıp spor yapmamın da katkısı olduğunu düşünüyorum :)) Dün gece yavru kuşumun hır çıkarıp sabaha kadar 6 kere uyanmasına rağmen bu sabah da sürünerek kalkıp 1saat 10 dk spor yaptım, şimdi çok zinde hissediyorum.

Lipo Lazer-LPG-lenf drenaj seanslarım iyi gitmekte, dün 3.ye girdim. Bacaklarda düzelme başladı, güzellik salonundaki uzman da LPGyi yaparken yağlarımın çok dirençli olmadığını ve kırılmaya başladığını, göbeğimde aleti çevirirken küçük bir yağ tabakasının dağıldığını farkettiğini ve aleti daha rahat döndürebildiğini anlattı :))) Benden çok umutlularmış :) Ben de kendimden umutluyum valla, 10 Aralıkta tüm seanslarım bitiyor, bu zaman kadar kendime 68 olma hedefi koydum ama bakalım, kısmet... 5.seans bitince ki bu haftaya salı oluyor, vücut ölçülerimi tekrar alacaklar, o zaman sonuçları birlikte değerlendiririz.. :)

Herkese iyigünler dilerim...

16 Kasım 2009 Pazartesi

Çok sinirliyim çook...

Eve gidip hır çıkarmak istiyorum ama hiç takmıyormuş ayağına yatıcam. Bide böyle deneyelim bakalım... Boşasam mı ben bu adamı acaba? Yani bazen beni o kadar sinirlendiriyor ki anlatamam.

Hem sevip hem nefret etmek mümkün mü birinden? Yani yaşlı bir tanıdığım çoook seviyorsan ona kızarsın ama hiçbir zaman nefret edemezsin demişti. Lakin ben bazen gerçekten çok kızıp nefret ettiğimi hissediyorum. Bazen de çok sevdiğimi... Zaten sevgi hissetmesem bu iş yürümez, ama şimdi eve gidip saçını başını yolmaktan başka bişey istemiyorum :)) Dur bakalım, durumu tevekkülle karşılayım, özür dilerse ne ala, üste çıkmaya çalışırsa hakkından gelmek farz oldu :)

12 Kasım 2009 Perşembe

Salı günü sabah, benim tombul kocam çok şişmanladığını, bundan sonra bana (yardımcımıza) bir liste vereceğini, rejim yapacağını, bu listedeki yemeklerin her akşam muntazam hazırlanmasını, benim de rejiminde kendisine destek olmamı istediğini büyük bir heves ve kararlılıkla anlattı. Ben de çok sevindim, birbirimize destek olup bu işin üstesinden gelebileceğimizi, birbirimizi gaza getirmezsek başarılı olmamamız için bir neden olmadığını düşündüm. Tabi kocacık, sen nası istersen vs yağlayıp ballayıp gönderdim. Salı akşamı çorba,salata, ıspanak ve yağsız kavrulmuş tavuk göğüs vardı. Rejim için mükemmel, gayet de doyurucu bir menü. Neyse burun büktü ama yedi, gecesinde de yüzüne bir mutsuzluk çöktü:)) Dün akşam ise başka bir çorba, başka çeşit salata ve yağsız tavada tavuk but vardı. İşten eve gelir gelmez söylenmeye başladı çok acıktım yemek yiyelim hadi hadi hadi... Koşarak tencerelere baktı aman neredeyse ağıt yakacaktı. Ben kaç gündür bu tatsız tuzsuz yemekleri yiyorum, bıktıııım diye höykürdü. Ben de dün 1, bugün daha ikinci gün dedim. Öyle diyince durdu bi düşündü, sustu. Sonra da sinirlendi kendi kendine yemeklere laf ediyo, ama ağlayacak gözü döndü çok komikti. Ben de hadi kocacım yiyelim bak doyacaksın, idare edeceksin gel otur dedim ama adam evden kebap yemeye kaçtı :)))

Evet ciddi ciddi kaçtı. İstersen seni de götüreyim gel 3 saat yemek yeriz mezeler kebaplar rakı... Uçtu yani kafası, kapıdan çıkarken ben kendimle barışığım böyle mutluyum diye haykırıyodu :) Ben de bakışlarından iflah olmayacağını anlayıp dışarı saldım, ben rejimdeyim sen git ye dedim. Eve gece 12civarı döndü, bi arkadaşını aramış, bayılana kadar kebap meze yemişler ve çok içki içmiş. Ama nası mutlu nası mutlu, bana göbeğini elletiyo, çok yedim çok mutluyum diye :) Azıcık da pişmalık yok mu dedim, ı ıııh diyip gidip yattı sızdı mutlu mesut. Kocamın bir rejim macerası daha böyle sona erdi. Bense sabah erken kalkıp 1 saat spor yapıp saunaya girdim. Güzellik salonuna da gidiyorum, para boşa gitmesin bari diye boğazımı da tutuyorum. :) Allah sonumuzu hayretsib :)))

10 Kasım 2009 Salı

ATAM KALBİMİZDESİN

Bugün 10 Kasım, bir kez daha seni hüzünle andım. Oysa ben seni umutla anmayı seviyorum. Saat tam 9.05'te durdum yolun ortasında, bastım kornaya, yoldaki tüm araçlar durdu, herkes tek yürek oldu. Bil ki bu ülkede olumsuz şeyler olsa da seni seven senin yolunda yürüyen pekçok insan var. Rahat uyu sen...

9 Kasım 2009 Pazartesi

Lapex'im başlıyor

Bugün öğlen randevu aldığım dermatoloğa gittim. Kadının vücuduna baksanız manken gibi, uzun ipince, sapsarı saçlar, uzaktan gördüm ay ne şahane kadın diye düşündüm, sonra kadın yaklaştııııı.... aman yarabbi burun estetikli ama nası ben estetikliyim diye bağırıyor, dudaklar silikon ya da dolgu herneyse bi acaip aşağı sarkmış devasa bişeye dönüşmüş, kaşlar botokslu ama yani böyle bi bileşim olamaz, acaip itici. Yok yeni yöntem şudur budur konuştu vır vır ama bi defa bana çok itici geldi tavırlar da ben dünya güzeliyim en doğru yöntemi ben bilirim havasında olunca kanım kaynamadı, bi düşüneyim diyip çıkıp gittim. Daha önce araştırdığım başka bi yer vardı, bari oraya uğrayım dedim. Bir ilgi bir alaka, profesyonel yaklaştılar, bütün herşeyi anlattılar tüm yöntemleri. Tabi önce detaylı vücut analizi yaptılar, böyle tartı gibi bişey ama tüm yağ*kas oranını gösteriyo.

Benim sonuçlar şöye; vermem gereken 12 kilo yağ, oluşturmam gereken 1,5 kilo kas var. Yani 10 kilo civarı vermem gerekiyormuş. Bacaklardaki kaslılık iyi ama göbek çevresinde çok yağlanma varmış, yani normal sınırların en üstü :) Bikaç yöntem ve paket program önerdiler, ben de vücuduma en uygun gördükleri lapex (lipolazer) i de içeren bi paket seçtim. Yarın başlıyorum. EEe harcanacak para cepte durmazmış :)

Bakalım bu sefer nolcak:)))

Umut Fakirin Ekmeği-Gel Bana Karboksiterapi

Eveet, taktım ben bu yan taraftaki simitlerime kesin kararlıyım karboksiterapiye gidicem. Hatta bugün öğlen bir dermatologla randevum var. İnternetten çok araştırdım, işe yarayan da var yaramayan da. Tabi ben üzerime düşeni yapayım, boğazımı birazcık tutayım da yaramazsa kaderime küseyim:)

Deneyimi olan varsa paylaşabilir mi??? Ben de gelişmeleri yazarım...

6 Kasım 2009 Cuma

İlk Mim :))

Beni Batın Umut'un tatlı annesi Hicran mimlemiş. Ay bu ilk mimim, çok heycanlıyım :)) Kendisine buradan teşekkür ediyorum.

Başlayalım cevaplamayaaaaa...

1.Dolabını açtığında hangi renkler fazla?

Tabiki siyah. Ama napim hem iş yerinde kuratıcı oluyo, hem de kiloları saklamada yardımcı. Kahverengiye de bayılırım. Bir de beyaz üstler olmazsa olmaz...


2.Alışverişe gittiğinde hangi mağazaya uğramazsan olmaz?

İpekyol ve Hotiç'e mutlaka uğrarım, olmadı vitrinlerine bakarım:)


3.Kendini rahat hissettiğin giyim tarzı?

Sade giyimden hoşlanırım, ama aksesuarlarım-takılarım mutlaka taşlı, ışıl ışıldır.


4.Kesinlikle sexy diyebileceğin şeyler?

Düzgün sürülmüş olması kaydıyla kırmızı parlak ruj


5.Asla giymem dediğin kıyafetler

Büyük puantiyeli giysiler, bir de son dönem modaydı ya garip etekler sanki böyle kulakçıkları var, basenleri devasa gösteriyor. İşte onu öldürseler giymem...

6.Fiyatı gereği ulaşılması zor olan markalardan beğendiğin?

Guess ve Vakko. Gerçi Guess Türkiye'de pahallı, yurtdışında aşırı bişeyi yok. Vakkonun ise çantalarına bayılıyorum.

7.En fazla yatırım yaptığın sektör?

Bebek ve ayakkabı. Giyim (istediğim kiloya ulaşana kadar mecburi harcamalar dışında çok fazla şey almamaya çalışıyorum) ve kozmetik (artık evden taşacaklar, ben de çok fazla kullanamıyorum vakit darlığından, sabah 20 dakika makyaj yapacak lüksüm kalmadı) harcamalarımı oldukça azalttım

8.Kitap film spor hangisini diğerlerine göre daha fazla yapıyorsun?

Biliyorum çok kötü bişey ama kitap okumaya çok fazla zaman ayıramıyorum. En son Elif Şafak'ın Aşk romanını okudum Ağustosta, rezalet durumdayım yani. Film orta sırada geliyor. Fırsat olursa diyelim. Spor ise eskiden her akşam spor salonunda en az 2 saat geçirirdim (evlenmeden önce-zayıfladığım dönem), şimdi ise öğle tatillerinde yarım saat yürüyüş, mümkün olduğunca çok hareket ikilisi ile günlük sporumu yaptığımı umuyorum


9.Dışardayken yemek yemeyi en çok tercih ettiğin yerler?

Urfalı Hacı Mehmet, Mac Donalds, Mangal..

Kısa bip not; Urfalı Hacı Mehmette girişte bebeğinizi alıyorlar, gözünüzün önünde oyalıyor, oynuyor, size rahat yemek fırsatı sunuyorlar. Çok güzel yani... Her seferinde oyuncak da hediye ediyorlar. Üstelik de bizim kıza doğumgününde eve oyuncak göndermişler. Yani tam aile yeri, bebekle gidilesi bir mekan.

Kime paslasam, kime paslasam bilemiyorum, malum 9 izleyicim var:))

Renklerden gidelim; Kara kitap, Beyaz Mendil ve Mavi'ye paslıyorum.

Hepinize kolay gelsin.....

5 Kasım 2009 Perşembe

Açım Açım Açım

Herzamanki kısırdöngülerimden birini yaşıyorum. 2 ay önce bir gazla rejime başlamış, 6 kilo vererek gayet de iyi bir sonuç elde etmiştim. Lakin gücüm tükendi, gündüzleri iyi de akşamları çok fena, tatlı krizleri de gelmeye başladı.

Hadi kendine gel Mariposa, verecek en az 6 kilon var...

Önceki yazılarımdan birinde yazmıştım, 69,5u gördüm yaşasın diye, görüş o görüş bidaha da göremedim, namert tartı 70den bi gıdım inmediiiii :(((

4 Kasım 2009 Çarşamba

1 senelik süt izni de bitti bugün, artık 6da çıkmaya başlıycam. Zaman da bi türlü geçmek bilmedi yahu, insanoğlu rahata çok kolay alışıyormuş... Hem sıkıldım hem yoruldum hem de acıktım. Ara öğünler de kesmiyo bu saatte:(

2 Kasım 2009 Pazartesi

Refinansman

Sonunda hallettim ama bütün sabahım aç bilaç tapuda geçti, sinir oldum. Kendimi okadar yorgun ve bezmiş hissediyorum ki önüme gelene fırça atıyorum. Neyse daha yeni yeni kendime gelebildim. Bu bankacılar da çok üçkağıtçı, tapuya gelirken ödedikleri 12 tl tutarındaki taksi parasını bile aldılar:) Herneyse, bitti sonunda çok şükür...

28 Ekim 2009 Çarşamba

Dün yazdığım yazıya gelen 3 yorumdan kaynanoşa yaptığım eleştirinin yanlış anlaşıldığını hissettim. Kendisi gerçekten iyi bir kadın, evet aşırı evhamlı ama bana kendi annemin gösterdiğinden daha fazla ihtimam gösteriyor. Aşırı evhamlı olmasının benim açımdan bir sakıncası da yok çünkü kendi hayatını kısıtlıyor, benim kendisi kadar saplantılı olmadığımı bildiği için de bana pek bulaşmıyor:) Kocamı etkilmesine etkiliyor bu konuda ama art niyetli değil. Varsın benim çocuğuma aşırı ihtimam göstersin, gözüm arkada kalmıyor onun sayesine... Yani gıcık olduğum tarafları var ama hakkını yemeyeyim dedim:)

Annem konusunda ise depresyon geçirdiğini ve babamdan dolayı ölün korkusu-hayatını yaşama isteği vs gibi duygulara kapılmış olduğunu düşünüyorum. Çünkü normal bir insanın bu derece kötü davranması mümkün değil, hele eskiden bizler için aşırı fedakarlıkta bulunan, hayatını adayan bir insanın böyle bencilleşmesini aklım almıyor. Çok kızgınım, çok kırgınım ama annemdir, biraz uzaklaşsam da gene de kontrol etmem gerekli, kötüye gidiyor bence... Aslında onu bir psikoloğa götürmem lazım,inşallah zihni etkileyen daha kötü bir hastalık değildir (alzaimer gibi) Acaba kendimi mi kandırıyorum hasta diye, o da olabilir. Sonuçta çok garip davranıyor.

Kocamı da fırçaladım, özür diledi.:) Mazide kaldı kavga olmasın diye susan genç kadın:)

22 Ekim 2009 Perşembe

Zorla bağış toplamak

Geçen gün işten çıkmış başım önde yorgun argın eve gidiyordum, böyle bi kalabalık bi hareket dikkatimi çekti, bi grup insan bişeyler konuşuyor, göz ucuyla baktım geçtim. Meğersem 1 kişi bunların arkasındaymış, böyle üzerime doğru atıldı. Vıdı vıdı ben bilmemkim, bilmemne için para topluyoruz vıdı vıdı taramalı tüfek gibi konuşuyo, inanın anlamadım bile kim için ne için olduğunu, birine bişey alıncak ama ne :)) Aslında ben böyle numaraları yemem çok da inanmam, yardımlarım bende saklıdır şahsa doğrudan vermeyi tercih ederim. Nası canımdan bezdirdiyse 2 dakikada tamam dedim, ne kadar topluyorsunuz diye sordum bağış işi gönül işi siz bilirsiniz filan dedi. İyi neyse, bozuk yok 50 tl vardı uzattım, 10 tl yardım edebilirim dedim. Aaa olur muymuş, herkes 20 tl veriyormuş dır dır, bana zorla 30 tl uzatıyo, şöyle kaşımı kaldırdım, 10 tl alın lütfen dedim sert bir sesle. Daha da uzatsaydı geri ver paramı uleeennn kıvamında bi yaklaşımım olacaktı :) Kadına hayır diyen çıkmamış heralde, pek bi garipsedi:)

Kadına bak ya, beni zorla günaha sokacak akşam akşam, ben hiç tanımadığım birine 10 tl vermişim, sen burun kıvırıyorsun. Allaha şükür param var ama nedir bu zorla gasp mantığı? ya gerçekten son parası bu olan birine denk gelseydi, o kişi hayır deme özürlü biri olsaydı...

Neyse, yardım yerine ulaşırsa ne mutlu bana, yok başkalarının cebine girerse de haram zıkkım olsun:)

14 Ekim 2009 Çarşamba

Seren Serengil'in acısı

Aslında sulugöz biri değilim, hele gazete haberlerine falan istesem de pek takılmazdım ama ah şu annelik!!! Tüm bebeklerle ilgili haberlere hüngür hüngür ağlayasım geliyor. Annesinin elinden sele kapılan Dila bebekin etkisinden daha hala kurtulamadım. Annenin yaşadıkları aklıma geliyor, kendimi onun yerine koyuyorum düşüncesi bile beni çıldırtmaya yetiyor, annesi ne yapsın...

Şimdi de Seren Serengil'in yaşadıklarını aklımdan çıkaramıyorum.
Aslında ben bu kadını çok fazla sevmezdim ama anne olma çabası ve kaybettiği bebeklerine çok üzüldüm. Hele son bebeğini kaybedişi çok acıydı, onun yaşatılması için kendi canını vermeye hazırdı ama olmadı. Yaşadıklarına zaten çok üzülmüştüm ama bugün Sabah gazetesinde okuduğum yazı nedense beni çok fena yaptı. Merak edenler buradan (http://www.sabah.com.tr/Gunaydin/Magazin/2009/10/14/kayinpederini_mahkemeye_veriyor)okuyabilir. (Bi türlü link vermeyi de öğrenemedim)

Düşünsenize bebeğinizin mezarına polis zoruyla girebiliyorsunuz, ne korkunç, bi de bakımsız bir mezarla karşılaşıyorsunuz, sizi teselli eden ise polis memurları...

Kendimi onun yerine koydum gene, dayanamadım... :(((

9 Ekim 2009 Cuma

Konut Kredisi

Son 2 gündür tüm gündemimi refinansman işgal ediyor. Almış olduğum 10 yıllık konut kredisinin 2 yılını bitirdik. Malum düşen faizlerden faydalanmak ve aynı zamanda vadeyi de kısaltmak için debeleniyorum. Şu cezai şart olmasa çok avantajlı olacak ama bağlı olduğumuz banka bizi kümesteki kaz misali gördüğü için faizi diğerleri kadar indirmedi. Bankalardan aldığım teklifleri karşılaştırınca masraf, erken ödeme gibi kalemleri de dikkate aldığımda, gene aynı bankada kalmak karlı gibi gözükmekte. Paşa paşa kabul etmekten başka şansım yok. Ama en azından masrafı ve faizi biraz daha düşürtebildim. Pazarlık ve tehdit güzel şeymiş vesselam:)

Bu erken ödeme cezasından kurtulmanın bir yolunu bilen var mı ey ahalii :)

5 Ekim 2009 Pazartesi

:)))

İşte budur, aslında tartılmak için cumartesiyi beklemem gerekiyordu ama yoğun ısrarlara dayanamadım ve bugün sabah tartıldım, 69,5 olmuşum :)) Şimdi bazıları diyodur tipe bak bu rakama seviniyo diye ama benim için çok önemli bir adım. 2seneden uzun süredir 70in altını görmemiştim. Hamile kaldığımdan daha zayıfım şu an ama zaten 72yle hamile kaldığım düşünülecek olursa durumun vahameti bir kez daha anlaşılır.

Ayrıca biraz önce kulak misafiri oldum, bizim burdaki yeni işe giren zayıf kızlar kendi aralarında konuşuyordu. Hepsi de benim kolum kadar, o ayrı mesele. İlk defa 58-59ları görmüş korkunç bir haldeymiş. :) Ben tabiki kendi sevincimi onlarla paylaşamadım, bari buradan sizlere ilan edeyim :)

Çok mutluyum Çok mutluyum lay laaay looommm...

30 Eylül 2009 Çarşamba

%40+%10

Ben aslında asabi bir insan değilim ama zorla çıldırtıyorlar kardeşim. İki gün önce öğlen tatilinde biraz hava alayım diye Tunalıya dolaşmaya çıktım. Çıkmışken de vitrinlere gözlerim takıldı. Tunalıdaki Ayakkabı Dünyası'nı bilen bilir. Vitrinde tekstilde kocaman Nakit %50, kredi kartı %40, taksitli alışverişlerde ise %30 indirim yapılacağı yazıyordu. E ben de spor giysisi alayım dedim, fiyatlar uygunsa başka şeyler de alırım diye girdim. Yarım saat arama-tarama-deneme faslından sonra kendime uygun 3 parça şey buldum, kasaya geldim nakit ödeyeceğim %50 indirim yapın lütfen dedim. Beklediğimden 17 tl daha fazla bir rakam dedi. Yanlış hesapladınız heralde %50 indirim demek yarısı demek, düzeltin dedim. Meğerse %50 değil, %40+%10 indirim yapılıyormuş. O da takriben %46 indirime denk geliyor. İnsanlar bu şekilde kandırılıyor işte...

Siz dedim benimle dalga mı geçiyorsunuz, beni aptal yerine mi koyacaksınız vitrinde koskoca %50 yazıyor müdürü çağırın hemen diye çığırdım. Müdür geldi, e 40+10 50 ediyor şeklinde bir açıklama buyurdu. E be adam , ben şimdi sana desem ben matematik öğretmeni bir annenin kızıyım, KPSSde bütün puanlarda Türkiye derecem var, kafam her türlü hesaplamaya senden çok basar desem anlamayacaksın....

Ben salak değilim diyince de firmaların bir oyunu olduğunu belirterek vitrine yanlış yazıldığını söyledi. Ben de almıyorum diye söylene söylene çıktım gittim mağazadan. Ama nası hırs yaptıysam açtım genel merkeze şikayet ettim, olanları anlattım. Aslında bi beklentim yoktu, mal yerine konmuş olmanın ağırlığıyla aramıştım. İnanmazsınız çok ilgilendiler, mağaza müdürüye konuşulmuş, dilersem ürünleri %50 indirimle almam için beni mağazaya davet ettiklerini ve uygulamadan çok üzüntü duyduklarını belirttiler. Üstelik de 1 saat içerisinde.

Ben de durur muyum şişine şişine gittim ertesi gün %50 ile aldım, mağaza müdürü de şeker gibi olmuş, size aslında gereken indirimi yapacaktık ama dinlemeden gittiniz falan dedi. O vitrindeki afiş de sökülmüş:)))

Şimdi bu olayı iki şekilde değerlendiriyorum.
1)Aferin bana, hakkımı aradım kendime aptal muammelesi yaptırmadım ve yanlışlığı düzelttirdim.

2)Eskiden üç kuruş için bukadar hırs yapmazdım, en fazla sizin işlemini yanlış der çıkar giderdim şikayet filan etmezdim. Galiba yıllar geçtikçe huysuzlaşıyorum. İleride o herşeyle kavga eden ve hayatlarından hep mutsuz o yaşlılardan olmaktan ölesiye korkuyorum.

28 Eylül 2009 Pazartesi

Bayram tatili

Malum, geçtiğimiz bayramın 2 günü hafta içine denk geldiğinden 3 günü de ben alayım hafta sonlarıyla birleşerek kocamaaan bir 9 günlük tatilim olsun diye yıllık iznimi kullandım. Belki birkaçgün yakın biyerlere kaçarız diye düşünmüştüm. Kaçamadık...:) Bebiş bana alıştı, sürekli kucağıma gelmek istedi, ben de çalışan bir anne olarak duyduğum vicdan azabı nedeniyle ne isterse yaptım. Evet ana-kız çok güzel vakit geçirdik gece gündüz hiç ayrılmadık hatta 1 gün babamızı yataktan atıp birlikte yattık ama sonuç olarak belim tutuldu, kas spazmı olmuş, bu gün fizik tedaviye başlıyorum :)

ooof of

15 Eylül 2009 Salı

Kadir

Bugün Kadir, Allah dileyin benden demiş, dilemesine dileyeceğim ama pek de yüzüm yok Allahımdan bişey istemeye. Normalde çocukluğumdan beri her Ramazanda orucumu tutarım ve Ramazan ayının ilahi bir kudreti olduğuna inanırım. Ta ki 3 sene öncesine kadar... Gene Ramazanın ilk günü, ben hevesli bir şekilde sahura kalkmışım kocama yemek hazırlamışım güle oynaya Ramazanı geçirmeye hazırlanıyorum. İlk Ramazanımız kendisiyle, benim planlarım var kocama çeşit çeşit sofralar hazırlıycam, çocukluktan beri öyle düşünmüştüm... :)

Dedim ya ilk gün diye, kocamla bir kavgaya tutuştuk, hiç bu kadar bunaldığımı, boğazımın kuruduğunu, tıkandığımı (ağlamaktan) hatırlamıyorum. Beni ağlattı ağlattı ağlattı, nefes alamaz hale geldim, Allahım sen affet diye bir yudum su içip orucumu bozacaktım dayanamaz hale geldiğimi anlayın artık. Benim koca elimden suyu aldı, su içmeme mani oldu, aklınca orucumu bozdurmayacak. Ben de bozmadım ama yaşadığım sıkıntıyı bir ben bilirim bir de Allah. Zaten aklıma her geldiğinde çok sevdiğim kocamdan anlık olarak nefret ediyorum :(

O günden sonra hiç oruç tutmadım. Dedim ki "Allahım ben sana hep sadık bir kul oldum, orucumu hep tuttum, kendi çapımda iyi bir insan iyi bir eş olmaya çalıştım, neydi benim günahım ki bu mübarek günde bana böyle bir eziyeti reva gördün" ve Ramazan benim için anlamını yitirdi. Geçen sene de hamileydim diye gönlüm rahattı, tutmamamın bir kılıfı vardı. Bu sene ise hiç bahanem yok, sadece tutmak istemedim, yok günler uzun yok tutamam hasta olurum, kendime bahaneler sıraladım ve tutmadım. İçimden gelmiyor Allahım sen affet...


Bugün Kadir, bugün belki bende bişeyler değişir, belki günahlarım affolur diye oruç tutmaya karar verdim, 3 seneden sonra ilk kez bugün oruç tutuyorum...

Allahım, bu gece dileyin benden demişsin, diliyorum işte, beni affet, bana güç ve inaç ver...

Herkesin duasının kabul olması dileğiyle...

11 Eylül 2009 Cuma

Diyetimin 1 aylık sonucu

İlk yazımda bahsetmiştim, kendi çapımda ve mevsimledenroma.blogspot.com rehberliğinde bir diyet programı uyguluyorum diye. Şimdi sonucu yazma zamanı geldi. İlk başladığımda 76 küsür kiloydum, 1 aylık bir sürede üstelik de ara sıra küçük kaçamaklarım olduğu halde toplam 4 kilo vermiş bulunmaktayım. Hatta bu sabah 71.8 dim, en son hamile kalmadan önce görmüş olduğum bir rakamdır kendisi:) Ramazan münasebetiyle programa çok uyamadım, az biraz tatlı yiyince kilo verme durdu tabi. O nedenle rejime ara verdim, sadece sağlıklı beslenmeye çalışıyorum, kilomu sabitledim 72de, ramazandan sonra bir atak daha yapacağım inşallah :) İnsanlar kilo verdiğimi anladı, pantolonlar bollandı, kendime güvenim geldi demekki yapabiliyorum diye.
Neyse işte, son durum budur...

3 Eylül 2009 Perşembe

Benim minnoş kızım büyümüş de sırtını bir yere destek vererek tek başına ayakta durabiliyormuşşş:))) Dün Duru bebeğim tam 10 aylık oldu. İnanamıyorum bebekler bukadar hızlı mı büyürmüş? Daha dün böyleydin sen bebeğim...

Ne çabuk böyle oluverdin???


Üstelik de bu daha 7 aylık hali.

1 Eylül 2009 Salı

Hayat Çok Garip

Geçen hafta cumartesi sabah 9 gibi telefonum çaldı. Arayan annem, "biz (bir devlet hastanesinde) acildeyiz, babanın dün gece kalbi sıkıştı, şimdi kontrolleri yapılıyor" dedi. Ben tabi durur muyum, bebeğimi filan bıraktım babasına atladım arabaya uçarak 15 dakikada babamın yanında oldum. Baktım biraz sararmış ama iyi yani çay içiyo sedyede oturmuş, ben iyiyim sigara içsem geçer filan diyo:) Neyse, paniğim biraz geçti. Doktorunu buldum, pazartesi sabah anjiyo yapıcaz o zamana kadar 2 gün burda kalması gerekiyor çıkarsa tehlikeli olabilir dedi, iyi güzel biz de hastamızı odaya çıkaralım o zaman dedim. Ne dese beğenirsiniz? Biz zaten hastanım yatışını aldık, yukarda yerimiz yok burda bekliycek. NEİYYYY diye bir gürlemişim:) Adamı bıraksam 2 gün acilin sedyesinde tutacaklar... Baba sana söz veriyorum bu sedyede 3 saatten fazla kalmayacaksın dedim. Hastanede muhatap olabileceğim birini ararken tesadüfen eski bir tanıdığımla karşılaştım, sarıldık öpüştük babamın durumunu anlattım, hemen sağı solu aradı akrabam geldi filan dedi yok Allah yok, koskocaaaaaa devlet hastanesinde bir odacık yok. O sırada canım kociş de hızır gibi geldi, bebeği birine bırakmış. Durumu anlattım parası neyse vericem babama söz verdim, özel-devlet farketmez bana yardım et dedim, şansımız yaver gitti çok yakın bir tanıdık bulundu ve babama özel bir hastanede yer ayarlandı.
Önce annemle mücadele etmek zorunda kaldım, burası devlet hastanesi üniversite hastanesi daha iyi vıdı vıdı, e be anne adamı 2 gün sedyede mi yatırcaksın? aslında cahil bir kadın da değil yüksekokul mezunu ama nutku tutuldu heralde, ben eve götürürüm iyi bakarım güzel bir çorba yaparım bişeyi kalmaz dedi. Ben şok tabi, anne delirdin mi diyorum. Sonunda direnmeyi bırakıp az biraz ağladıktan sonra babamı hastaneye götürdük. Orada da ekip bizi bekliyormuş, kocam ayarlamış. Bu sefer babamla uğraşmak zorunda kaldım, benim bişeyim yok diye tutturdu. Hemen yatar yatmaz 5 dakika içinde anjiyosunu yaptılar.
Sonuç: 3 damar tıkalı acilen ameliyat yapılmalı, başka yolu yok.
Pazartesi sabahı erkenden ameliyat oldu ve şimdi çok şükür iyi.

Şimdi ben bu yaşadıklarımdan birkaç ders çıkardım;
1. Günde 1 paket sigara içersen ne mutlaka kalbin tekliyor.
2. Yaşlandıkça insanlar çok huysuzlaşıyor, bazen onların iyiliği için kendi kararlarını almalarına müsade etmemek lazım.
3. Yaşı daha büyüklerin (annane gibi)arayıp da kızım çok tehlikeliyse babanı boşu boşuna kesmesinler gibi birtakım laflarını, annane babam daha 60 yaşında ben onun zararına bişey yapar mıyım, kimseye vıdı vıdı edip milletin aklını karıştırma diyerek savuşturmak gerekiyor.
4. Bazen para yetmiyor, mutlaka tanıdık gerekiyor. Allah parasız ve tanıdıksız bırakmasın...
5. Yaptığın onca şeye rağmen annen tarafından nasıl olduğunu anlayamadığın bir şekilde hayırsız evlat olmakla suçlanabiliyormuşsun( En çok bu koydu!!!)

18 Ağustos 2009 Salı

Hamilelik Çatlaklarını Önleme... En azından benim yaptıklarım :)

Hep rejim hep diyet lafları nereye kadar, biraz da faydalı bilgiler vermek lazım. Kilo alıp vermejkten dolayı kalçamda ve bacaklarımda çatlaklarım var. Dedim ki kendi kendime, kilo değişimleri nedeniyle çatlayan hamilelikte kimbilir ne hale gelir. Bu işlerin biraz da genetik olduğunu bildiğimden hemen anneme koştum, şekil üzerinde inceleme yaptım :) Annemde çok olmamakla birlikte birkaç tane olması beni derin düşüncelere saldı, önlemlerimi sıkı almalıyım, gerisi Allahtan diye düşündüm.

Doktorum PREGNACARE diye bir krem önerdi ve 4. aydan itibaren kullanmaya başlayabilirsiniz, daha önce gerek yok dedi. Fakat ben durur muyum, 2. aydan itibaren hemen kullanmaya başladım, deri yumuşasın hazırlık olsun diye. 1 kutuyu sabah akşam sürerek 2 ay içinde bitirdim. Ama internetten araştırmalara da devam ettim. SKİN DOCTOR isimli ürünün pek çok tavsiye aldığını gördükten sonra bir kutu da ondan aldım. Günde 1 defa sabahları kalkar kalmaz olmak üzere bolca sürdüm. Haftada 1 defa da banyodan sonra bebe yağıyla yağlı güreş müsabakasına çıkacakmışcasına yağlandım:)



Fakaaaaat, Amerikadan bir arkadaşımın gönderdiği TUMMY BUTTER içlerinde en beğendiğim ürün oldu. Yoğun kakao kokusuna sahip bir krem, kokuya hassas olanlar kullanamaz ama ben bayılarak kullandım. Sabah Skin Doctor, akşam da bolca Tummy Butter... Üstelik de fiyatı Amerikada hayli ucuz, giden gelen birine sipariş verilebilirse şahane olur, Türkiye'de ise internetten 30-40 TL civarında bir rakama sahip olabiliyorsunuz.



Çok şiddetle tavsiye ediyorum, kremlenmek için biraz emek verdim ama değdi doğrusu, oldukça kilo almama rağmen karnımda tek bir çatlağım yok. Diğer bölgelerimde ise yeni çatlak oluşumları engellendi, bi tane bile yeni çatlak olmadı yani.

Arkadaşlarımdan bliyorum, üşendiler, sürmediler, göbekler iyice çıktıktan sonra jetonlar düştü ama iş işten geçmişti. Şimdi tonla para harcıyorlar yok lazer yok kremler geçsin diye ama hafiflemekle birlikte hiçbirinin çatlağı geçmedi.


Benden küçüüüük bir tavsiye, çatlak olmaması için erken krem kullanmaya başlayın.



NOT: Yukarıda söylediğim gibi hiç hamilelik çatlağım yok, dedim ya ben çok iyi bir kullanıcıyımdır... :)

16 Ağustos 2009 Pazar

Hafta Sonu Eziyeti



Önceki yazımda belirttiğim üzere diyetteyim. Çalışan bir bayan olarak hafta içi benim için çok daha rahat geçiyor, öğle yemeğim çeşit çeşit hazır, istediğimi-uygun olanı seçiyorum. Saati belli, ara öğünlerimi filan ayarlayabiliyorum. Ama hafta sonu evde küçük bir cadı ve iştahlı bir kocayla çok zor geçiyor. :)

Ama gene de başardım ve diyetimi bozmadım(sayılır). Kendimle gurur duyuyorum, hemen anlatayım, madem gerçek hayatta kimseyle paylaşamıyorum bari buraya yazayım. Cumartesiden başlayayım. Sabah canım kociş sucuklu yumurta istedi. Koca bir tava yaptım 2 yumurtalı-salçalı ve tek bir lokma yemedim. Penir ekmek domatesime dayandım :)

Öğlen vakti gene acıkma belirtileri gösteren kocama büyük bir tabak makarna yaptım, hem de tereyağlı domates ve küçük kuşbaşı etli, oof of mutfağı sardı vallahi koku, ama tadına bile bakmadım nası olmuş diye, paşa paşa zeytinyağlı fasülyemi yedim. Akşam ise yemek yiyemeden misafirliğe gittik, giderken de elimiz boş olmasın diye çikolatalı-karamelli pasta aldık. Orda da iki çeşit börek, bi de elmalı pasta vardı, hiçbirini yemedim, açlıktan bayılacaktım kendi getirdiğim pastadan bi çatal yedim, çok ısrar ettiler ama kandıramadılar beni, en sonunda domates salatalık peynir biraz da ekmek getirmek zorunda kaldılar:)

Pazar da kahvaltıda omlet yemedim, öğlen tereyağlı-salçalı et yemeği yemedim, akşam da kocam dışardaydı, ben de rahat rahat çorbamı içtim :)

Yani AFERİN banaaaa....

Ben daha önce hiç böyle olmadım, hiç dayanamazdım, bişey olmaz diyenlere ay peki o zaman azıcık yiyeyim derdim. Teşekkürler mevsimlerdenroma.blogspot.com , bana gereken gazı verdi, yol gösterdi. Link eklemeyi henüz bilmiyorum, bilsem hemen ekliycem

13 Ağustos 2009 Perşembe

Kısa bir hikaye...

Hikayenin başlangıcı abimin doğumuna denk düşüyor :) Nasıl demeyin anlatacağım... Abim çok zayıf doğmuş, çok da iştahsız bir bebekmiş. Kimseler birşey yediremezmiş ve çok sıkıntı çekmişler. Annem de ikinci çocuğunun iştahlı olasını çok istemiş. Bilin bakalım ikinci çocuk kim?:)Kendimi bildim bileli hep hafif balık etli olmuşumdur. Yani hiç bir deri bir kemik olmadım. Bebeklikten beri çok iştahlıymışım, hiç bir besini reddetmezmişim, ailem de o gazla yedirdikçe yedirmiş. Hafif kilolu bir çocukluk, derken hormonların çalışmasıyla şişman bir blu çağı, sonra genç kızlığın etkisitle rejime başlama ve manken gibi olma (boyum 1.69, fena değil yani), daha sonra boşverme (iş sınavları stresi) ve balık etli-en sonunda şişman kiloma dönme....

Sıkıntılı dönemlerim oldu, mutluluğu-mutsuzluğu yemekte aradım. Evden çıkmak istemedim, insanlarla görüşmek istemezdim, alışveriş benim için eziyet olmuştu. Ha o kadar da obez değildim canım, 72 kiloydum ama sonuçta şişmandım yani :

Asıl hayatımdaki büyük kararları 2006 yılında aldım.
Dedim ki kendi kendime, yeter artık silkin ve kendine gel. Bir spor salonuna yazıldım ve rejime başladım. Akşam yemeklerinde salata, çorba veya meyve yiyerek, öğle yemeklerinde ise normal devam ederek, günde 1,5 saat de spor yaparak toplam 14 kilo verdim ve 58 oldum. Valla bana çok yakışmıştı, övünmek gibi olmasın yüzüm de güzeldir, çok şahane olmuştum:) Tabi o zamanlar bekar olduğum için spora istediğim kadar vakit ayırabiliyordum, anneme akşama sadece salata yiycem diye şımarabiliyordum :) Sonuç olarak kaybedilen 14 kilo, güzelleşme ve güzel giyinme, genişleyen sosyal çevre ve en sonunda aşk...

Sevgili kocamla tanıştım, kısa süreli arkadaşlığımız hemen aşka dönüşüverdi, 8 ay içerisinde evlendim. Kendisi hafif kiloluydu ama iri yapılı olduğu için sorun olmuyordu. Tanışmamız ve evlenmemiz arasında geçen 8 aylık dönemde 4 kilo aldırdı bana sağolsun, gezmeyi ve yemeyi çok sever kendisi. Aslında başıma gelecekleri anlamalıydım:)62 kiloyla evlendim, ama gene de çok şahaneydim. Allahtan gelinlikler içinde çok güzel çıkmışım, ya bir de fotoğraflarımı her elima aldığımda böğğğ deseydim :)

Evlendik evlenmesine de, ben ne yemek yapmasını bilirim, ne temizliği. Yemek yapmayı öğrenmek için çok çabaladım, bu süre içerisinde biraz fast-food tarzı beslendik. Bir süre sonra yaptıklarım lezzetli olmaya başladı, kocam (heralde) beni şevke getirmek için yedikçe yedi, ben de heveslendim ve ona yaranmak için yaptıkça yaptım etleri, pilavları, börekleri...

Sonuçççç, evliliğimizin 7. ayında ikimiz de 10ar kilo almış bulunduk. Ben tam eski kiloma döndüm, o kadar uğraşlarım, açlık krizlerim, herşey boşa gitti, kocamda da kocaman bir göbek oldu:)Tam bu sırda ise öldürücü darbe geldi, hamileydim :)

72yle başlayan hamileliğim 90la bitti. İşin garibi ben çok kilo almayayım diye pasta böreği,tatlıyı kesmiştim, gene de çok ödem oldu ve tam 18 kilo aldım. Doğumdan sonraki ilk 20 gün içinde ise çok ilginçtir 74e düştüm. Çok mutluydum ben emzirerek daha da veririm diye düşünürken sütüm artsın diye biraz yemeklere abanınca 78e kadar çıktım.



En son durumum 76 kiloydu, şimdi kendi çapımda bir program uyguluyorum ve cumartesi günü 15. gün olacak, tartılacağum ve sonucu yazacağım. Fakat evdeki yardımcı bayanın "pantolonun düşecek neredeyse" şeklindeki yorumundan sonra doğru yolda olduğum kanaatine kapıldım :)

Gelişmelerin devamını ara sıra yazacağım...